Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

UMUT OLMAK...

Her yeni yıl, yeni umutları da yanında taşır. Her yeni yıl, umutla birlikte barışı, sevgiyi ve inancı da yanında birlikte getirir. Sevgiyle, inançla, barışla ve umutla kuracağımız geleceğe olan inancımız, hiç eksilmez. Her yeni yıl yeniden yeniden çoğalır.   O nedenledir ki, biz, her yeni yılı sevinçle karşılarız. Ve sevincimize tüm insanlığı ortak ederiz. Bu yıl, bir millete “umut olan” o ilk adımın atıldığı yılın 100. yıldönümü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün istiklalimiz ve istikbalimiz için Samsun’a çıkışının 100. yılını kutlayacağız. O nedenle bu yıl bizler için farklı bir anlam ve değer taşıyor. Tam 100 yıl önce O’nu Samsun’a taşıyan Bandırma Vapuru’nda sadece silah arkadaşları yoktu. Onları bir arada tutan inançları, birbirlerini kardeşçe bağlayan sevgileri, barışa duydukları özlemleri ve bağımsız olarak bu topraklarda yaşama umutları da vardı. Bu umutlar, çoğaldı çoğaldı çoğaldı ve bir halk kendi kaderini kendi tayin etti. Kendilerinin olmayacağı geleceği, gele

Mesleğimizin geleceği: İç Denetim 3.0

Bugün, meslek örgütümüz olan Türkiye İç Denetim Enstitüsü’nün 23. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Geride bıraktığımız çeyrek asra yakın bir zaman diliminin verdiği ilham ve başarılar bizi yarınlar için motive ediyor. Küresel gelişmelere bakıldığında mesleğimiz ve Enstitümüz için önemli fırsatların eşiğindeyiz. Dünya yeni teknolojilerin, dijitalleşmenin ve yapay zekanın iş dünyasını çarpıcı biçimde değiştirdiği dördüncü endüstri devrimini yaşıyor. Kurumlar teknoloji ve inovasyon odaklı, yıkıcı değişimin yaşandığı bir geleceğe doğru ilerlerken, yeni stratejik, itibar, operasyonel, finansal, düzenleyici ve siber risklerle karşı karşıya kalıyor. Tüm bu gelişmeler, iç denetimin güvence ve danışmanlık işlevinin etkililiği için yeni bir vizyon geliştirmesini zorunlu kılıyor. Küresel olarak mesleğimiz değişim ve dönüşümün şafağında, geleceğe ortak olmak için yarınlara hazırlanıyor. Dünya dördüncü endüstri devrimini yaşarken iç denetimin de paydaşların yeni beklenti ve i

ORTAK AKLIN ERDEMİ

Çocukluğumda bana alınan oyuncakların ömrü çok uzun olmazdı. İç mekanizmalarına, nasıl çalıştıklarına olan merakım nedeniyle onları çok çabuk bozardım. Bu merak sonucu yaşadığım keşif ve öğrenme süreci benim için en keyifli oyun olurdu. Meslek seçimimde de, doğamda var olan bu merak duygusu etkili oldu.    Çocukluğumda bana alınan oyuncakları bir daha oynamama riskini göze alarak, merak saiki ile bozmamın, keşfetme gayretimin yanı sıra aynı zamanda benim olandan ve elde bulundurduğumdan öğrenme adına vazgeçme cesaretimin bir ifadesi olduğunu da söyleyebilirim. Görünen gerçeğin içini keşfetme, özüne erişme, değişim ve gelişim adına çocukluğumda yaşadığım deneyim, yetişkin yaşımda bana her zaman öğrenci kalabilmem için bir dürtü oldu. Bu dürtü konfor alanı dışına çıkmam konusunda da beni her zaman cesaretlendirdi. Tecrübelerim, konfor alanı dışına çıkma kararında öz güven ve cesaret gerektiği gibi yeni bir alan açmanın getirdiği riskleri yönetmek için ortak aklın nimetlerinden

Gençlik geleceğimizdir…

Pek çok düşünür, siyaset adamı, yazar vs. ‘Gençlik’ üzerine pek çok özlü söz, özdeyiş söylemişler. Yüzyıllar öncesindeyse ünlü düşünür Aristoteles; “Gençlerin yetişmesine önem veriniz; çünkü bu yolda en küçük ihmal, ülkenin yapısını ve geleceğini yok eder” sözü bir ülkenin geleceğinin şekillenmesinde gençliğin önemini çok çarpıcı bir şekilde vurguluyor. Gençlik geleceğimizse, bir ülkenin geleceği gençlikse, teknolojik ve bilimsel gelişmeleri takip eden, geleceğin şekillenmesinde etkin olacak bireylerin yetiştirilmesi konusu önceliğimiz olmalı. Gelecek gençlerin akıl ve vicdanlarında yükseliyorsa, fikri ve vicdani hür nesiller, akıl ve bilimin ışığında yetişen, değerlerine sahip çıkan, gençliği yetiştirmek bizlerin sorumluluğunda olmalı. Genç nüfus oranı yüksek, dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. Bunu avantaja çevirmenin yolu, onları, bilim ve akıl yolunda ilerlemelerine öncülük ederek olmalı. Çünkü çağımız “Akıl teri çağı” Geçen yüzyılın doğanları ile bu yüzyılın

Nesilden Nesile Sosyal Fayda Sağlamak

Kelimelerin düşüncelerimizi doğrudan belirleme gücü bulunuyor. Bunun için düşünsel faaliyetlerimizde kelimelerin etimolojik anlamlarına bakmak, işleyeceğimiz konuyu farklı açılardan ele almamızı, daha derin ve tarihsel boyutlarıyla kavramamızı sağlayacak.   Bu kelimelerden biri de yabancı dildeki kullanımıyla filantropi. Filantropi, Yunanca’da sevgi anlamına gelen "philos" ile insan anlamına gelen "antropos" kelimelerinden oluşuyor. Bu iki kelimeyi birlikte kullanarak oluşturulan filantropi, insan sevgisi anlamını taşıyor.    Günümüzde filantropi; birinin, zamanını, uzmanlığını veya varlıklarını sosyal fayda yaratmak amacıyla gönüllü vermesi olarak kullanılıyor. [1] Filantropi kelimesinin bu etimolojik çözümlenmesi, kelimenin bugün yaygın kullanımı olan maddi temelli, ayni veya nakdi bağışın çok ötesinde bir anlama geldiğini ortaya koyuyor. Kelimenin kökü insan sevgisi olup, dolayısıyla insan sevgisi için yapılan çalışmaları içeriyor. Günümüzdeki tanımlama

GELECEK UMUTTAN DOĞAR…

Her yeni yılı karşıladığımızda emek verdiğimiz geçmişi, umut ederek geleceğimizi düşünürüz...     Dün olduğu gibi bugün de geleceğe dair hayallerimiz var…       Her yeni yıl geleceğe dair umutlarımızı besleyerek, hayallerimizin gerçek olmasını bekleriz…       Bu yıl farklı duygu ve düşüncelerle; geleceğe dair hayallerimiz için sadece umut beslemek, hayallerimizin gerçek olmasını beklemek yerine geleceği hissederek, kendimizi farkederek, yeniden keşfederek, hareket etmemiz gerektiğine inanıyorum.    Çünkü, ikinci bin yılın ilk yüzyılı 18 yaşına girdi…     Geçen yüzyılın doğanları ile bu yüzyılın doğanları birlikte geleceğe yürüyoruz…     Baby Boomers, X, Y, Z ve Alpha kuşakları, beş kuşak birarada bu çağın imkan ve fırsatları ile birlikte yaşıyoruz…     Sadece beş kuşak değil, yapay zekadan güç alan robotlarla da geleceği paylaşıyoruz…     Farklı kuşaklardan da olsak yeni dünyanın insanları olarak gelecek hepimiz için gelecek…   Geleceğin geleceği