Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Nobel Ödülünün Düşündürdükleri

Sene 1946. İkinci dünya savaşı yeni bitmiş. Türkiye savaşa girmemiş bile olsa savaştan etkilenmiştir. Ülkede yoksulluk, yokluk hâkim. Kurtuluş savaşını vermiş bir halk, zaferin tadını çıkaramadan yeni bir dünya savaşı ile karşı karşıya kalır. Kurtuluş savaşını yöneten, ülkeyi modernleştirmek için ekonomik, kültürel ve sosyal reformlar yapan Mustafa Kemal Atatürk yakın bir zamanda hayatını kaybetmiştir. Reformlar ülkeyi etkilese de henüz bütün coğrafya bu reformlardan aynı oranda etkilenmemiştir. Ülkede bir yandan umut, bir yandan zor şartlar görülmektedir. Anadolu’nun kuş uçmaz, kervan geçmez bir ilçesi. Şimdi bile birçoğumuzun ismini duymadığı bir ilçede, bu ortamda altı çocuğu olan bir ailenin yedinci çocuğu dünyaya gelir. Ülkenin büyük bir çoğunluğu gibi ne anne, ne de baba okuma yazma biliyordur. Ancak aile eğitime önem veriyor, eğitimin değiştirici etkisine inanıyordur. Milyonlarca Anadolu çocuğunun hikayesi belki bu şekilde başlıyordur. Ancak bu hikayede azim ve mutluluk; bu

İlk öğretmenden son ders…

Herkesin bir ilk aşkı, hayali, yapmak istediği mesleği olduğu gibi yaşamında özel bir yeri olan bir öğretmeni vardır. Bir resmi mükemmel yapan kusursuz bir fırça darbesi gibi harikalar yaratan bir dokunuşun sahibi olan öğretmenleri yıllar geçse de unutmaz, onları her hatırladığımızda çocukluğumuzun o saf ve temiz duyguları ile kendilerini minnet ve şükranla anarız Benim de yaşamımda ayrı bir yeri ve önemi olan, her zaman rahmetle ve şükranla anacağım bir ilkokul öğretmenim vardı. Sevgili öğretmenim Hayrünnisa Yıldır ile ilgili bir anımı öğretmenler günü vesilesi ile paylaşırken tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü sevgi, saygı ve şükranla kutluyorum. Yıllar önce bir gün, ilkokul öğretmenim telefon ile arayarak beni ziyaret etmek istediğini söyledi. Kendisini eşim ile birlikte evinden alarak evimize getirdik. Keyifli bir çay sohbeti sonrası öğretmenim yaşlılığından, kendini zaman zaman iyi hissetmediğinden, bir gün bu dünyadaki ömrünün sona ereceğinden söz etmeye başlad

Hoş geldin yeni yaşım!..

Bugün benim doğum günüm Sevgili Dostlar, Her yeni yaş aldığımda olduğu gibi emek verdiğim geçmişi, umut ederek geleceği düşünüyorum... Dün olduğu gibi bugün de geleceğe dair hayallerim var… Her yeni yaş geleceğe umut beslemek, hayallerin gerçek olmasını beklemek demek… Hayallerin var olması tesadüflerin bir eseri mi diye soruyorum kendime… Bir ses duyuyorum “tesadüf yoktur, tevafuk vardır” diye… Tevafuk nedir diye bakıyorum lügata, arıyorum anlamını tevafukun… Tevafuk, birbirine denk gelme, latifane (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelen bir terim olarak çıkıyor karşıma… Anlamlı ve hikmetli (bilgece) amaçlarla, latif bir şekilde birbirine yakışan ve birbiriyle ilişkili olan, uygunluk arz ederek bir düzenin varlığını gösteren, kısaca birbirine tevafuk eden her şeyin, evrende tesadüfe yer olmadığını işaret ve ispat ettiğini anlıyorum. Uygun gelme, birbirine uyma, anlamlı ve bilgece, latif bir şekilde birbirine yakışan demek olan t

Sevgi, saygı ve şükranlarımızla...

Cumhuriyetimizin Kurucusu, Büyük Önder, Eşsiz Devlet Adamı Yüce Atatürk,   Meslek insanları olarak; toplumun demokratik gelişimi, işletmelerimizin şeffaflığı, ekonomimizin refahı, yurttaşlarımızın mutluluğu ve daha güçlü bir cumhuriyet, meslekte küresel gelişim ve mükemmelliğin paydaşı olmak için çağdaş dünyadaki gelişmeleri izlemeye, değer yaratan hizmetlerimizi sürdürmeye kararlıyız. Bu süreçte “Yaptıkları işin doğruluğuna inanan insanlar çalışmalarının denetlenmesinden, karşı fikirlerin ortaya atılmasından ve tercihleri üzerinden münakaşa yapmaktan zevk alırlar” sözleriniz bizlere yol göstermeye devam edecektir. Aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyor, minnet duygularımızla şükranlarımızı sunuyoruz.   Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı    

20. YILIMIZI KUTLARKEN…

Bugün, dün için bir hayaldi… Dün, bugünü hayal etmek büyük bir iddia idi… Bugün bir hayalin varoluşunu kutluyoruz… Dün hayallerine inanarak bugünü var edenleri kutluyoruz… Dün için bugün, var olmayan bir gelecekti… Bugün, var olmayan bir geleceği, yarınların iddiasını ortaya koyma zamanı… Bugün gücünü dünden alıyor, yarın ise gücünü bugünden alacak… Tarih bugünü, bugünü var edenleri geleceğe taşıyacaktır… TİDE ve mesleği geleceğe taşımak, mesleğin küresel geleceğine ortak olmak ise gelecek nesillerin tarihe karşı sorumluluğu olacaktır… Bu öykü, çok daha büyük hayallerle, iddialarla sürecek, şeffaf kurum, güçlü toplumun teminatı bir meslek grubunun ülkemizin aydınlık geleceği için hayallerini var edeceği bir başka başarı öyküsü olacaktır… Bu inancımızın teminatı olarak gençlerimizi görüyoruz… İçinde bulunduğumuz coğrafyanın “Mesleki Mükemmellik Merkezi” olmak istiyoruz… Mesleğin küresel geleceğinin inşasına ortak olmak, paydaş olmak is

BAYRAMLARI ANLAMAK

Şenay’ın çok bilinen, içimizi hoş eden şarkısı vardır, hani “hayat bayram olsa”   ifadesinin geçtiği. Kardeşlikten, iyilik yapmanın erdeminden, ele ele tutuşmaktan bahseden bu şarkıda, en güzel duygular, bayram olması arzulanan bir hayat olarak vurgulanır.      Peki, nedir “bayram” sözcüğüne bu “güzel” anlamı yükleyen?    Bayramların kim olursak olalım; yaşımız, sosyal statümüz, ekonomik durumumuz gibi farklılıklarımız ne olursa olsun bizler için özel bir anlamı var. Bunun şüphesiz psikolojik, psikiyatrik, sosyolojik, tarihi ve başka farklı boyutları derinlemesine incelenebilir, bu konuda geniş araştırmalar yapılabilir. Ancak bu köşede derin tartışmalara girmeden bayramların kendi yaşamımdaki anlamını, bana neler hissettirdiğini; içinde bulunduğumuz durumun bende yarattığı duygularla birlikte ele alacağım.   Çocukluğun özleminden gelecek umuduna   Bayramlarda büyüklerimizin “nerede o eski bayramlar” temalı sohbetlerinde daha çok   çocukluk dönemine dair paylaşım

MARKA YARATMAK TUTKU İSTER

Yazarı olduğum Turcomoney dergisi, Ağustos ayında yazarlarını yemekli bir toplantıda buluşturdu. Kendisi de Turcomoney’nin yazarı ve aynı zamanda Türkiye Lezzet Hareketi Kurucu Başkanı ve bir lezzethan olan M. Vasfi Pakman’ın eşliğinde The Market At Bosphorus Steakhouse’da toplandık.   Bir yandan içinde cunda ezmesi, badem taratordan, yaprak ciğer, kuru bibere; semizotu salatasından dana pirzolaya kadar birbirinden leziz Türk mutfağı örneklerinin olduğu “Şefin Tadım Mönüsü” yemeğini büyük bir lezzetle yerken, konuşmacı olarak davet edilen Süleyman Orakçıoğlu’nu da aynı ağız lezzetiyle dinleme fırsatı bulduk. Mekanın ambiyansı, yemeklerin hatırlandıkça ağız sulandıracak lezzeti ve birbirleriyle uyumu, Sayın Orakçıoğlu’nun anlattıklarıyla birleşince, hoş bir seda bırakan, değerli bir sohbet gerçekleştirmiş olduk. İşini tutkuyla yapan başarılı bir marka yaratıcısının öyküsü Süleyman Orakçıoğlu, Türk tekstil dünyasının duayenleri arasında yer alıyor. Yaratıcılığını, içind

Gov2020: Kamunun Geleceğine Yolculuk

Bayram tatilinde, TV kanallarını rastgele karıştırıyordum. Genelde izlemeyi tercih ettiğimiz kanalları geçip, bol reklamlı kanallar arasında ilerlerken tam olarak ne zaman izlediğimi hatırlayamadığım “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” filmine denk geldim. Çoğumuz gibi eski bayramlarda yaşanılan güzel anıları hatırlayan biri olarak, geçmişin güzelliklerini yad etmek için de filmi izlemeye karar verdim. 1974 yılında, Halit Akçatepe’nin başrol oyuncusu olduğu, usta edebiyatçımız Aziz Nesin’in aynı isimli romanından uyarlanan filmi izlerken, biraz da karikatürize edilen devlet dairelerinin işleyişi dikkatimi çekti. Filmde kullanılan büyük ve tozlu defterler, sumenler; devlet dairelerindeki kuyruklar, kalabalık; kamu görevlilerinin vatandaşlara davranış kalıpları, abartı öğesi kullanılmış olsa da geçmişin kamu yönetimi gerçeğini ifade ediyordu. Bu atmosferi, yakın bir dönemde aldığım e-devlet şifresi ile yapabileceğim işlemlerle karşılaştırdım. Bu iki dönem arasında çok büyük bir değişim ya