Yeni Kamu Yönetimi Yaklaşımında İç Denetimin Stratejik Rolü


29 Eylül 2014 tarihinde, “Kamu İdarelerinde Daha Etkili Bir Yönetim İçin Nasıl Bir İç Denetim?” isimli bir konferans yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Sekreterliği’nin ev sahipliğinde, Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) ve Kamu İç Denetçileri Derneği (KİDDER) işbirliği ve İç Denetim Koordinasyon Kurulu (İDKK)’nun desteğiyle düzenlenen konferans, TİDE’nin kamu konferansları serisi kapsamında yapıldı.  TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in de katıldığı konferansta, daha etkili bir kamu yönetimi için iç denetimin işlevi kamu ve özel sektörde iç denetim faaliyetlerini yürüten yöneticiler, uzmanlar ve konuyla ilgili akademisyenlerin katıldığı geniş ve seçkin bir katılımcı grubunun huzurunda tartışıldı.  Bir vatandaş olarak, kurumsal yönetimin sigortası olarak gördüğüm iç denetimin bu kadar ilgi görmesinden büyük bir gurur duyarken, Kurucu ve Onursal Başkanı olduğum TİDE’yi ve kurumsal ortaklarını bu etkinlikten dolayı kutluyorum.
Çağdaş yönetimin bir işlevi olarak görülen iç denetimin kamu yönetiminde gittikçe daha çok önem kazandığını ve geliştiğini, gerek özel sektör gerek kamu sektöründe bu konuda oluşan deneyimin ulaştığı seviyeyi büyük bir memnuniyetle takip ediyorum. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in konuşmasında kamu idarelerinde iç denetimin ve iç denetçilerin yaptığı işin önemine dikkat çekip TBMM’nin üç işlevinden birinin denetim olduğunu vurgulaması, kamu kesiminde iç denetim faaliyetlerinin yakın dönemdeki gelişimi konusunda ipuçları verirken, bu konuda umut verici gelişmelerin yaşanacağını da gösteriyor.
Kamu Yönetim Paradigmasının Değişimi

Kamu kesiminde iç denetimin önem kazanmaya başlaması, dünyada yaşanan ihtiyaçların bir sonucu ve halen devam eden bir kamu yönetim reformunun bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu reform süreci, dünyada küreselleşme, ülkemizde ise küreselleşmeyle birlikte Avrupa Birliği üyelik süreci ile başlayan bir dizi düzenlemeyle devam etmektedir. Bu reform süreci, temelde yurttaşlar ve kamu yönetimi arasındaki ilişkilerin yeniden tanımlanması ve buna göre şekillendirilmesi esasına da dayanıyor. Bu yeni paradigma, kamu yönetim anlayışının değişmesi; tek taraflı yönetim modeli yerine, kamunun yönetirken şeffaf olması, bütün hizmet alıcılarına karşı adil olması ve bunları yaptıktan sonra hesap verebilir olması anlayışını taşıyor.
Bu paradigma değişiminin çeşitli dinamikleri olmakla birlikte, mevcut sistemin yurttaşların ihtiyaçlarına cevap verememesi en önemli nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Seçen ve seçilen ayırımının çok keskin olarak birbirinden ayrılması, alınan kararların karmaşıklaşması, seçilenlerin çıkarlarının ön plana çıkması, kamuoyunun alınan kararlara karşı yabancılaşması gibi sonuçlar, buna karşı bilginin daha kolay yayılması ve seçenlerin bilinçlenmesi gibi nedenler bu değişimi zorunlu kılmıştır.
Çağdaş Kamu Yönetim Anlayışı

Bu değişim süreci, kamunun amacı ve işlevi, devlet ve vatandaş ilişkileri ve bu bağlamda kamu yönetimindeki değişimler, kısaca vatandaş odaklı bir kamu hizmeti yaklaşımıyla ifade edilebilen bir yeni yönetim anlayışını gündeme getirmiştir. Bu değişimin, sadece yasaların çıkarılması boyutunda kalmaması, sosyal, siyasal ve ekonomik kültüre de yansıması çağın gereklerinin yerine getirilmesi için elzemdir.
Ülkemizde de başlayan bu reform süreci, yönetimin kullandığı araçları da etkilemiştir. Bu reform sürecinin istenen hedeflere ulaşması için stratejik planlama, performans esaslı bütçeleme, mali yönetimde şeffaflık gibi araçların etkin olarak kullanılması, bu araçların etkin olarak kullanılması için de iç denetimin kurumlarda işlevsel olarak yer bulması gerekiyor.
Çağdaş Kamu Yönetim Anlayışında İç Denetimin Rolü

Kamu yönetiminde başlayan bu düzenleme süreci, yönetimin bütün fonksiyonlarını etkilemektedir. Bu sürecin başarılı olması, bütün fonksiyonların birlikte çalışmalarından doğacak bir sinerji ile mümkün olacaktır. Bu nedenle, kamu yönetimini oluşturan bütün kurumlarda ve bu kurumların bütün fonksiyonlarında bu değişimin kabul görmesi, bu sürecin başarılı bir şekilde devam etmesi için önemlidir.
Bu yeni yönetin anlayışının en önemli ilkelerinden biri şeffaflıktır. Şeffaflığın, kamunun karar alma süreçlerinde belirgin olması, bunun sonucunda da alınan kararlar sonunda vatandaşlara karşı hesap verebilen bir yaklaşımın benimsenmesi çağdaş yönetim anlayışının bir gereğidir. Karar alma süreçlerinde belirgin olan bu ilkeler (şeffaflık ve hesap verebilirlik) bilindiği üzere kurumsal yönetim anlayışının ilkeleridir. Kamu kurumlarında yaşanması gereken bu değişim, bu nedenle hizmeti sunanların bakış açısını değiştirmesi yanında kurumsal kapasitenin gelişmesine de katkı sunacaktır.
Bu nedenlerden dolayı, bu reform sürecinin başarılı olmasında bütün süreçler önemli olmakla beraber iç denetimin bu başarıda ayrı bir rolü ve görevi bulunmaktadır.
İç denetim bir yandan hizmetin etkinliğini arttıracak, bu yolla vatandaş memnuniyetinin sağlanmasında etkili olacak, diğer yandan kurumun karar alma süreçlerinin ve hizmet sunumların şeffaflığını arttırarak, vatandaşa karşı hesap verebilir olmada pay sahibi olacaktır. İç denetim, deyim yerindeyse bu reform sürecinin omurgasını oluşturacaktır. Bir sinir sistemi gibi bütün vücudun ayakta kalmasını ve sağlıklı bir şekilde hareket etmesini sağlayacaktır.
İç denetimin, vatandaş odaklı bu yeni kamu sistemi için taşıdığı önem, iç kontrol sistemi ve risk yönetim süreçlerine olan katkıdan dolayı üst düzey bürokrasi için de bir güvence unsuru olacaktır. Sağladığı kurumsallaşma açısından da yurttaşların daha kaliteli ve nitelikli bir hizmet almalarını sağlayacaktır.
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Doğru

2023 yılında Cumhuriyetimiz’in 100. yılı kutlayacağız. Daha yaşanılabilir bir ülke olmamız, insani gelişme endekslerinde üst sıralara tırmanmamız, ekonomik olarak kalkınmamız ve muasır medeniyetler seviyesine çıkmamız hepimizin istek ve beklentisidir. Bu beklentinin karşılanması amacıyla özel sektör, kamu sektörü ve üçüncü sektörün hep birlikte, bir uyum içinde hareket etmesi gerekiyor.
Kamu sektörünün bu hedeflere odaklanması, 21. yüzyılın sorgulayan, sürekli en iyisini talep eden vatandaş anlayışına cevap vermesi için kamu kurumlarının bünyelerine taşıdığı ve çağdaş yönetim anlayışının bir gerekliliği olan iç denetimin etkin olarak işletilmesi ve geliştirilmesi gerekiyor.
Değişim çağında, yurttaşlara karşı adil olmayan, şeffaf bir hizmet üretmeyen ve verilen hizmet sonunda hesap veremeyen bir kamu kesimi çağın gerisinde kalarak yurttaşların ihtiyacına cevap veremeyecektir. Kamu kesimi, bünyesinde bulunan ve etkin olarak işletilen bir iç denetim ile vatandaşlardan gelen bu isteklere cevap verme ehliyetinde olduğunu gösterecektir. Özel sektörün değer yaratan iç denetim anlayışı, kamu kesiminde de benzer bir değer yaratacaktır. İç denetim şeffaf karar alınan, vatandaşların memnuniyetine odaklı ve vatandaşlara karşı hesap verebilen bir kamu yönetim anlayışının göstergesidir. 
Yeni kamu yönetimi yaklaşımı, yeni denetim anlayışı ile kamu idarelerinde yönetim ve denetim kültüründe yeni açılımları içeren bir süreç başlamıştır. Cumhuriyetimiz’in 100. yılına doğru bu değişim sürecinin başarı ile yönetilmesinde iç denetimin stratejik rolüne ilişkin farkındalık kritik başarı faktörlerinden biri olacaktır. Kamu kurumlarımızda bu yönetim anlayışının etkin olması için Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere bütün idareci ve üst düzey bürokrasinin iç denetimin önemine vurgu yapması gerekmektedir. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde yapılacak bir “Denetim Şurası”, kamu yönetiminde iç denetim farkındalığının geliştirilmesini sağlayacak önemli bir platform olacaktır.
Her şey daha güçlü Türkiye için !...

Ali Kamil UZUN , CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
 

 
 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Baba sözü…

Hoş geldin yeni yaşım!..

SAWYER'S İç Denetçiler için Rehber Kitabının Türkçe Çevirisi Üzerine...