Kayıtlar

Yerel yönetimlerin hesap verebilirliği üzerine…

Yerel yönetimlerin hizmet ve faaliyetleri ile ilgili paydaşlarına ilişkin görev ve sorumluluklarının yerine getirilmesinde hesap verebilirliğin rolü üzerine görüşlerimi paylaşıyorum. Yerel yönetimlerde hesap verebilirliğin önemi Yerel yönetimler, yerel halkın tercihleri, iradesi ile yapılan seçimler sonucu şekillenmekte, bu süreçte bulunulan hizmet vaatlerinin gereğinin yerine getirilmesinde hizmet sunumu ve yapılan faaliyetlerinin yerindeliği ve kurumsal yönetim kalitesinin değerlendirilmesi gerekli olup, bunu sağlayabilmek açık, şeffaf ve hesap verebilir yönetim anlayışıyla mümkündür. Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafından “Şeffaflık” , “Devlet, hükümet ve şirketlerin, kuruluşların; karar, kıstas, süreç, plan ve eylemleri, hesap verebilirliğe imkân verecek şekilde, ilgili tüm bilgi ve verilerle birlikte; zamanında, ulaşılabilir ve anlaşılır bir biçimde paylaşması ilkesidir.”   olarak tanımlanmakta, “Hesap Verebilirlik” kavramı ise, “Yetki ve kaynakların bireyler, kurum ve k

Dünyanın en iyi aşığının anısına…

Enstitümüzün kuruluş sürecinde ilk adımın atıldığı İstanbul buluşmasında IIA – Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü adına bizlerle birlikte olan, destek veren, her zaman yanımızda duran ve Enstitümüzün gelişiminde değerli emekleri olan  Giovanni Grossi’nin yakın bir zaman öncesi vefat ettiğini öğrendim. 30 yıllık bir dostluğumuz vardı, zaman zaman haberleşirdik. Faaliyetlerimizi yakından takip eder, başarılarımızdan gurur duyar, mutlu olurdu. Tarifi mümkün olmayan duygular içinde, sözün bittiği anda, emekleri ve yoldaşlığı ile meslek ailemizin gönüllerinde daima yaşayacak olan değerli meslek insanı Giovanni Grossi’nin anısına, 2012 yılında, Enstitümüzün 17. Kuruluş yıldönümü vesilesiyle gönderdiği mesajını paylaşıyorum. “Aradan çok vakit geçmiş gibi görünse de, 17 yıl çok hızlı geçti. IIA (Uluslararası Enstitü) bünyesinde çalışan herkesin bu güzel gelişmeden ötürü gurur duyması gerekiyor. Bunu sizler başardınız. Ancak, enstitünün önümüzdeki dönemde karşı karşıya kalacağı zorlukla

İklim Krizinin Şakası Yok!

Bugün 45 yıllık bir dostumu konuk ediyorum.  Çizgi dünyamda yol arkadaşım AHESTE sizlerle birlikte… Aheste, söz sende…   Merhaba, Adım AHESTE… 45 yıl önce Ali Kamil Uzun’un kalem tutan ellerinde dünyaya geldim. Çizgi dünyasında birlikte hayat bilgisi yolculuğu başlattık. Benim dünyamdan onun çizgileriyle hayata dair farklı bir bakış açısını paylaşmaya başladık. Empatik ilişkimiz sempatik mesajlar olarak çizgilerle benimle ifade buldu. Sempatizanlarımız oldu. Farklı yönlerimizle birbirini tamamlayan iyi bir ikili olduk. Gün geldi geçen yüzyıl doğan ilişkimizi; yeni yüzyılı anlamak, sürdürülebilir kılmak, kısaca geleceğe taşımak için mesafelendirmek istedik. Aheste ve Ali Kamil Uzun olarak uzun bir süredir kuluçka dönemi yaşıyorduk. Kozasında kelebek olup uçmayı bekleyen tırtıl böceği gibiydik. COVID-19 ortaya çıkıp PANDEMİ günleri başlayınca Ali Kamil Uzun’dan mesaj geldi “AHESTE hazırlan PANDOMİMA başlıyor” diye. Dünyamızın yeni normalinde sizlerle birlikte öz geleceğ

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var...

Yeni yıl deyince benim için olmazsa olmazlardan biri Saatli Maarif Takvimi’dir. Rahmetli babamdan öğrendiğim bu alışkanlığı halen devam ettiriyorum. Yakın bir döneme kadar Saatli Maarif Takvimi birçok evde kullanılırdı. Bu takvimin sayfaları, ilgili gün bittiğinde koparılır; sayfadaki özlü sözler, o gün doğan kız veya erkek çocuklar için önerilen isimler, ilgili günün tarihteki önemi, zemherin düşmesi, ayın durumu gibi doğa olayları dâhil birçok bilgi bu sayfaların üzerinde yer alırdı. Bu bilgiler okunur, okunan takvim yaprağı bir süre saklanırdı. Duvara ilk asıldığı gün kocaman bir kütle olan bu takvim, yapraklarının gün aşırı koparılması sonucu yapraklar gün gelir biterdi. Biter bitmesine ama bitmesine yakın alınan yenisi duvardaki yerini alırdı. Tekrar yaprakları koparmaya başlanırdı. Yıllar böyle akıp geçti. Bizim evimiz de bu takvimin duvara asıldığı evlerden biriydi. Rahmetli babam her yeni yılda bu takvimi evin duvarına kendi elleriyle asardı. Saatli Maarif Takvimi’nin benim

Etik Olmak ve Sürdürülebilirlik için; Karbon Ayak İzi ve Yıllık İzin Yönetimi

  Yaşadığımız dört mevsim, dört iklim mi? Sonbahar, kış, ilkbahar, yaz, her biri birbirinden farklı güzellikleri olan dört mevsim, dört iklim… Düne kadar böyle bilir, mevsiminde güzellikleri yaşardık… Ancak bugün yaşadıklarımız, iklim krizi içinde sayılan küresel ısınma, kuraklık, kıtlık, doğal afetler, büyük orman yangınlarıyla birlikte karşı karşıya olduğumuz riskleri düşündüğümüzde, yaşadığımız gezegenin geleceği için kaygı ve endişe duyuyor, yaşamın sürdürülebilirliği üzerine birlikte bir şeyler yapmanın gerekliliği üzerine yaşadıklarımızın bizleri düşünmeye sevk ettiğine inanmak istiyorum. İş dünyamızın, kurumsal hayatımızın aktörleri kişi ve kurumların karşı karşıya olduğumuz doğal kaynak riskleri ve insanın çevresel zararları konularında geleceğe sorumluluğu bulunuyor. Düne kadar sürdürdüğümüz yaşam biçimimizle, tutum ve davranışlarımızla yer küremizde iz ya da is bıraktık. Diğer bir ifadeyle karbon ayak izimiz ile değer yarattık ya da kirlettik. Bugün ektiğimizi biç

Cumhuriyet Vizyonuyla Muasır Medeniyet Ötesi Toplum Olmak

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10. yıl nutkunda, çağının gerisinde kalan Osmanlı Devleti sonrası köylü toplum üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyetini, dünyanın en mâmur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkarmak, en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılmak için az zamanda yapılan çok ve büyük işlere rağmen çok daha büyük işler yapılması mecburiyetinde ve azminde olduğumuzu ifade ediyor, Millî kültürümüzün muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarılmasını hedef gösteriyordu. Anadolu topraklarında odağında İNSAN olan toplumsal bir değişim ve dönüşüm öngörülüyor, çağın toplumu ve devleti olmak için cumhuriyet insanı yetiştirmek gerekiyordu. Bu amaçla, Türkiye İktisat Kongresinin toplandığını, demir ağlarla dört baştan anayurdun örülmesi, her fabrika bir kaledir sözü ile sanayileşme ve planlı ekonomi, denk bütçe çalışmaları yapıldığını, köy enstitülerinin kurulduğunu görüyoruz. Söz konusu ekonomik alanlarda yapılanlarla birlikte siyasal, toplumsal, hukuksal ve kültürel alanlar

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN!

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını karşıladığımız, yüzüncü yılını kutladığımız bugün, meslek ailesi olarak ne mutlu ki bizlere, birlikte olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Meslek ailesi olarak, bu kutlu günde birlikte olmanın gurur ve mutluluğunu yaşarken, yıllar önce başlattığımız bir cumhuriyet yolculuğu olarak sürdürdüğümüz gelecek yolculuğunun kurumsal belleğimizde ve gönüllerimizde yer almasının bahtiyarlığını yaşıyoruz. Gençlerimizle birlikte başlattığımız gelecek yolculuğuna ilham kaynağı olan ulusal bağımsızlık destanımızın ruhunu oluşturan değerlerimizin, hayal ettiğimiz geleceği inşa etmek için ihtiyacımız olan öz motivasyon gücünü sağlayacağına, bizi yarınlara taşıyacağına inancımızla, 2015 yılında “Gelecek için değerlerimizi bilmek” temasıyla Çanakkale’de başlayan, 2017 yılında “Geleceği hisset, Kendini fark et, Harekete geç” temasıyla Sakarya, 2019 yılında “Güneş ufuktan, gelecek umuttan doğar” temasıyla Samsun, 2021 yılında “Gelecek sensin, İleri!” temasıyla Afyon